Kar ortalıktan iyice kalktı, hava tam geç bahar zamanları gibi, fırsat bu fırsat dedem arabaya doldurdu bizi bu sabah, solugu Burhaniye'de aldık. Dedem maşallah 1928 doğumlu ama benden iyi araba kullanıyor, Ören, ardından Edremit akraba ziyaretleri derken su gibi geçti bir tam gün daha. Bol bol eski zamanları dinledim zevkle yine. Bazen ben neden geçmişi bu detayda hatırlayamıyorum, benim bellekdeki LRU algoritmasinda bir bocek mi var diyorum :)
Yolda yine hikaye ustune hikaye, aralarindan biri ilgincti aktarmaya karar verdim ben de, senelerdir gidip geliriz bir yatir var yolun uzerinde, bakimli, belli ziyaretcileri de oluyor sık sık. Dedem ona baktigimi gorunce basliyor anlatmaya, yillar once merak ediyor dedem eski dilde yazılı kabirin uzerindeki yazilari cevirtiyor, merak insan evladindan dilerim eksik kalmasin hic, tercumede cikan tarihler mubadele zamanlari oncesi ve bu civarda Rum yogunluklu bir nufus var. Bir gariban Rum genci yol yapiminda meger vefat etmiş, oracıkta defnetmişler esasinda. Nedendir çözemiyorum pek seviyoruz "putlaştırmayı" herşeyi..
Yarın önce İzmir ardından Fethiye yolcusuyum, sayılı gün çabuk geçiyor. İstanbul yalanında bir o yana, bir bu yana yaşam tüketmekle çok meşgulken, insan köklü bir Anadolu toprağına ve ailesinin yaşlılarının yaşamdaki sınırlı anlarının değerini ne kolay unutuyor. Arada bedeli karşılığı verdiğimiz geri dönüşü olmayan yaşamımızdan güç bela bir izin alıp özüyle yıkanarak hızla arınması ise insanın yalandan, mucize gibi. Ben çok şanslıyım, ana toprağından şimdi de baba toprağına gidiyorum, iki farklı kültüre ayrı ayrı bu kadar samimi bağlı ve ait hissetirilmek, hissetmek bu yalan dünyadaki en kıymetlim benim.
Not: Dedem'e de bir ağ kütüğü inşaatına girişdik bakalım :)
http://mesutduran1928.blogspot.com/
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment